Nazım Hikmet En İyi Şiirleri

Nazım Hikmet’in Unutulmaz Şiirleri

Türk edebiyatının “Mavi Gözlü Devi”, Nazım Hikmet, şiirleriyle yüzyıllardır insanların kalplerine dokunan eşsiz bir şairdir. Yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında saygı ve sevgiyle anılan Hikmet, siyasi görüşleri, aşkı, özlemi ve özgürlüğe olan inancıyla öne çıkar. Peki, Nazım Hikmet’in okunması gereken en iyi şiirleri hangileridir? İşte, edebiyatseverlerin ve yazarların genel kanısına göre, Hikmet’in unutulmaz bazı eserleri.

Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin

Bu şiir, Nazım Hikmet’in aşk ve hayal kırıklığı temasını işlediği en güçlü eserlerden biridir. Ayrılık ve unutuşun acısını dile getirirken, Hikmet kendine has üslubuyla okuyucuya derin duygular yaşatır.

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan ruhuma sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence artık sen de şimdi herkes gibisin

Gönlümle gönlümle başbaşa düşündüm demin
Artık bir sihirsiz nefes gibisin
Şimdi taa içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin

Maziye karışıp sevda yeminim
Bir anda unuttum seni eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin

Salkım söğüt

Etkileyici görsel imgelerle süslü bu şiir, doğanın ve savaşın iç içe geçtiği bir tablo çizer. Nazım Hikmet, vatan ve doğa sevgisini, kızıl atlılar ve yıkılan salkımsöğütler aracılığıyla ifade eder.

Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat...
Atları rüzgâr...
Atları...
At...

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim

Bu şiir, Hikmet’in hayata olan tutkusunu ve optimizmini yansıtır. Zorluklara rağmen yaşam sevincini kaybetmeme mesajı verir ve şiirleri içinde en çok umut barındıran eserlerden biri olarak kabul edilir.

Yaşamak ne güzel şey
Anlayarak, bir usta, kitap gibi
Bir sevda şarkısı gibi
Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak...

Yaşamak birer birer ve hep beraber
İpekli bir kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi

Benerci Kendini Niçin Öldürdü?

Bu eser, Hikmet’in toplumsal sorunlara duyarlılığını ve bireyin iç dünyasındaki çatışmaları gösterir. Kendine özgü anlatımıyla, şair toplumun baskısı altında bireyin yaşadığı dramı etkileyici bir şekilde ele alır.

İlginizi Çekebilir;  En İyi Ev İnterneti Hangisi?

835 Satır

Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılan bu uzun şiir, Nazım Hikmet’in sanatının zirvesi olarak görülür. Modern şiirin kapılarını aralayan bu eserde, şairin sosyal ve siyasi görüşleri açıkça görülür.

Çok uzaklardan geliyoruz
çok uzaklardan…
Kulaklarımızda hâlâ
şimşekli sesi var sapan taşlarının.
Ormanlarında yabani aygırlar kişniyen
dağ başlarının
kanlı hayvan kemikleriyle çevrilen sınırları
geldiğimiz yolun ucudur.
Yine fakat
geniş kalçalı genç bir ananın
gergin gebe karnı gibi doğurucudur
mataralarımızda çalkalanan su.

Çok uzaklardan geliyoruz..
Tütüyor yanık bir et kokusu
çizmelerimizin köselesinden…
Ürkerek
adımlarımızın sesinden
kanlı karanlık yıllar
kanatlı bir hayvan gibi havalanıyor…
Ve karanlıklarda yanıyor
en önde gidenin
ateş bir ok gibi gerilen kolu..

Çok uzaklardan geliyoruz
çok uzaklardan..
Kaybetmedik bağımızı çok uzaklarla..

Bize hâlâ
konduğumuz mirası hatırlatır
Bedreddini Simavînin boynuna inen satır.
Engürülü esnaf Ahilerle beraberdik.
Biliriz
hangi pir aşkına biz
sultan ordularına kıllı göğüslerimizi gerdik…

Kız Çocuğu

Bu şiir, Nazım Hikmet’in insanlığa olan inancını ve savaşın acılarını dile getirdiği en etkileyici eserlerden biridir. Savaşın çocuklar üzerindeki etkisini vurgularken, barışa olan özlemiyle derinden etkiler.

Çok uzaklardan geliyoruz
çok uzaklardan…
Kulaklarımızda hâlâ
şimşekli sesi var sapan taşlarının.
Ormanlarında yabani aygırlar kişniyen
dağ başlarının
kanlı hayvan kemikleriyle çevrilen sınırları
geldiğimiz yolun ucudur.
Yine fakat
geniş kalçalı genç bir ananın
gergin gebe karnı gibi doğurucudur
mataralarımızda çalkalanan su.

Çok uzaklardan geliyoruz..
Tütüyor yanık bir et kokusu
çizmelerimizin köselesinden…
Ürkerek
adımlarımızın sesinden
kanlı karanlık yıllar
kanatlı bir hayvan gibi havalanıyor…
Ve karanlıklarda yanıyor
en önde gidenin
ateş bir ok gibi gerilen kolu..

Çok uzaklardan geliyoruz
çok uzaklardan..
Kaybetmedik bağımızı çok uzaklarla..

Bize hâlâ
konduğumuz mirası hatırlatır
Bedreddini Simavînin boynuna inen satır.
Engürülü esnaf Ahilerle beraberdik.
Biliriz
hangi pir aşkına biz
sultan ordularına kıllı göğüslerimizi gerdik…

Nazım Hikmet‘in şiirleri, okuyucuya aşkı, öfkeyi, umudu ve hüznü aynı anda yaşatır. Onun eserleri, yüzyıllar boyunca kalplerde yaşamaya devam edecek kadar güçlü ve etkileyici. Şairin kaleme aldığı tüm eserleri, her zaman ve her koşulda, insan olmanın ne demek olduğunu hatırlatır. Bu yüzden, Hikmet’in şiirleri sadece okunmakla kalmaz, aynı zamanda yaşanır ve hissedilir.

İlginizi Çekebilir;  En İyi Ev İnterneti Hangisi?

Yorum yapın